Radikal sistektomi sonrası rekonstrüktif cerrahi Mesanenin tamamı alındıktan sonra, idrarı depolamak ve gerektiğinde dışarı akıtmak için başka bir yola ihtiyacı olacaktır ve buna üriner diversiyon adı verilmektedir. Diversiyon çeşitli tekniklerle gerçekleştirilebilir. Genel olarak inkontinan (vücudun dışında toplanan idrarla kesintisiz akış) ve kontinan (idrar vücutta depolanır ve gerektiğinde boşaltılır) diversiyonlar iki grup olarak ayırabiliriz. Bu tekniklerin birine karar verirken hastanın böbrek ve karaciğer fonksiyonlarına, mental durumu ve uyumu, beklenen yaşam süresi, kanseri yerleşimi ve yaygınlık derecesi dikkate alınır. Yine sindirim sisteminin(bağırsakların) durumu uygulanacak tekniğin seçilmesinde belirleyici olmaktadır. Hastalar için en uygun tekniği belirlemek için, her seçeneğin limitasyonları ve yan etkilerini hastalara iyice anlatılmalıdır . Kişisel tercihe ek olarak, fiziksel ve hastanın mental olarak diversiyonu kullanma ve yönetme becerisi, sosyal ve ailesel desteğin olup olmaması kararda önemlidir.
Ameliyatla çıkarılamayacak kadar yayılmış ve frozen pelvis değimiz yayılmş ve etraf doku ve organları istila etmiş olgularda mesaneyi çıkarmadan da sadece üreterleri ayırıp gelen idrarı dışarı yönlendirme amacıyla rekonstrüktif bir yönlendirme yapılabilir. Bu durumda bu ameliyatın amacı kanseri iyileştirmeye çalışmaktan ziyade böbrekleri korumak, idrar akışının tıkanmasını önlemek veya hafifletmektir.
Üriner Diversiyon Teknikleri-Rekonstrüktif Cerrahi Tipleri:
-İleal loop(Bricker ameliyatı): İnce bağırsaktan(tecihen İleum kullanılır, 10-15 cm) kısa bir parça aldıktan sonra, üreterleri (böbreklerden idrarı taşıyan tüpler) bu alınan bağırsak parçasın birleştirilip, alınan bağırsak parçasının bir ucunuda karın duvarına ağızlaştırmak(urostomi) en fazla tercih edilen yöntemdir. Buna Bricker ameliyatı yada ileal loop denmektedir. Bu, idrarın böbreklerden vücudun dışına geçmesi için ileal loop olarak bilinen bir geçiş yolu oluşturur. İdrar böbreklerden üreterler yoluyla ileal loop’a akar. Bu işlemden sonra ürostomi torbası denilen torba karnınızın derisine stoma etrafına yapışarak idrarı toplar. İdrar durmaksızın bu torbaya dolar, gerektiğinde boşaltılır. Buna inkontinans diversiyon denir, çünkü vücudunuzdaki idrar akışı kontrol edilemez. Bu 'enterik stoma', böbrekler ve cilt arasında daha fazla mesafe oluşturur ve genellikle vücuda dış ortamdan giren enfeksiyon olasılığını azaltır. Hastalar için bir başka avantaj da, bu stomanın daha kolay yönetilebilmesi ve daha küçük az darlık riski taşımasıdır. Bu yöntem teknik olarak nispeten basit ve güvenilirdir ve bu nedenle en çok kullanılan diversiyon biçimidir. Bu tip üriner diversiyon seçilirken karında duvarında bir idrar torbası ile yaşamaya uyum sağlamak için zaman ve çaba harcanması gerekliliğin farkında olmunmalıdır. Bu tür ameliyattan sonra tekrarlayan enfeksiyonlar yanında yapılan birleştirme alanlarında daralma/skar oluşumu, idrar kaçağı veya sızıntısı ve üriner sistemde taş oluşumu (ürolitiyazis) gibi uzun vadeli komplikasyonlar meydana gelebilir.
-Vücut içinde bir rezarvuar yapılması-Mainz pouch ameliyatı: Karın boşluğu içine bir rezarvuar oluşturmak amacıyla ince ve/veya kalın bağırsaktan (bazen de apendiks de kullanarak) bir parça alınarak tekniğe uygun olarak mesane şekli verdikten sonra, yine barsaktan bir valf mekanizmasıyla cilde bağlanmaktadır. Düşük basınçlı bu rezervuar-poş sayesinde idrar vücutta mesanedeki gibi birikebilmektedir. Bu teknikteki amaç, boşaltmayı (kontinans) sağlamak ve böbreklere geri akımı (reflü) kontrol altına almaktır. Rezarvuar, küçük plastik bir kateterle 2-6 saatte bir aralıklı kateterizasyon ile boşaltılabilir. Ağız kısmi alt karında herhangi bir yerde veya göbek deliğine (umblikus) yerleştirilebilir..
-Yapay Mesane-İnce bağırsaktan yeni bir mesane oluşturulması (ortotopik yeni mesane): Bu teknikte alınan ince bağırsak(tercihen ileum, 40-45cm) parçasına tekniğe uygun mesane şekli verilerek yeni bir mesane yapılır, üreterler bağırsaktan yapılan mesanenin iki yanına tutturulur, alt ucu ise idrar kanalına-üretraya bağlanır ve oluşturulan yeni mesane orjinal yerine yerleştirilmiş olur. Eskiden olduğu gibi idrar kontrol iradesi hastada kalmaktadır, vucut dışında bir torba taşımaya gerek kalmamaktadır. Bu teknikle, orjinal mesane ile kıyaslanabilir hacmi tutan kontinan bir rezarvuar elde edilmiş olur.
Bu yapay rezevuar ile orjinal mesanenin olduğu gibi işeme ihtiyacı hissetmeyeceğiniz için her 2-4 saatte bir idrar boşaltılmalıdır. Yeni yapay mesane, karın kaslarının kasılması ve pelvik taban kaslarının gevşetilmesi (Valsalva manevrası) ek olarak el ile pelvis bölgeye bastırılması yoluyla boşaltılır. Pelvis bölgesine her iki elle bastırmak, yeni mesanenin tamamen boşaltılmasına yardım eder. Yeni mesaneyi tamamen boşaltmak için aralıklı katererizasyona kadınların ¼’ünde ihtiyaç duyulurken, erkeklerde genellikle buna gerek kalmamaktadır. Bu yüzden bu tür bir ameliyat için karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının normal olması, nispeten uzun yaşam beklentisi, iyi mental durum, fonksiyonel pelvik taban gibi faktörlere sahip olunması tercih sebebidir. Hastanın karında geçirdiği geniş cerrahi veya aldığı yüksek doz radyoterapi durumunda bu teknik uygun olmayabilir. Hastanın bu tür operasyon için iyi adapte olması, işlemin gereksinimlerini bilmesi ve anlaması günlük hayat kalitesini artırır ve sonuçları olumlu yönde etkiler. Yeni oluşturulan rezervuarın yerleşmesi ve çalışmaya başlaması için zamana ihtiyacı vardır. Kapasitesini arttırmak için yeni mesanenizi eğitmeniz gerekecektir ve sağlık ekibi hastaya mesane eğitimi vermesi gereklidir. Yeni mesanenin kapasitesini arttırmak için egzersiz gerekir. Başlangıçta idrar kaçırma, şişkinlik hissi ortaya çıkabilir. Hayat tarzı değişikliği ve günlük bazı rutinlere (belirli bir zaman aralıkları ile idrara çıkma) alışmak önemlidir. Eskisi gibi İdrar yapma dürtüsüne sahip olamayacaksınız, bu nedenle bir sağlık ekibinin vereceği programa ihtiyacınız var. Zamanla, çoğu hasta gündüz normal idrara çıkma yeteneğini yeniden kazanır, ancak gece idrar kaçırma bir miktar sorun yaratabilir.
Sistektomi ve üriner Diversiyon ameliyatların riskleri ve yan etkileri(Komplikasyonları):
1-Ameliyat sırasında ve hemen sonrasında yaşanabilecek sorunlar şunlardır:
-
Anestezi ile ilgili riskler ve problemler
-
Kanama
-
Bacaklara veya akciğerlere emboli ve pıhtı atma riski
-
Koşu organlarda yaralanmalar
-
Enfeksiyon
-
Ameliyattan sonra ağr,ı kesici ilaçlarla kontrol edilebilir
2-Sistektominin idrara yapma üzerine etkileri: Mesanenin çıkarılmasından ve ürostomi yapılmasından kaynaklanan bazı fiziksel değişiklikler yaşam kalitenizi olumsuz şekilde etkileyebilir. Radikal bir sistektomili hastalarda, idrarın dışarı alınması için yapılan rekonstrüktif cerrahiye bağlı bir takım sorunlar uygulanan tekniğe bağlı olarak bazı problemler ile karşılaşabiliriz. Rekonstrüksiyonun türüne bağlı olarak, ürostomi torbasını nasıl boşaltacağını veya stoma(rezevuar) yapıldı isekateter nasıl yerleştireceğinizi öğrenmeniz gerekebilir. Bu değişikliklerin yanı sıra, üriner diversiyon ve ürostomi ayrıca şunlara yol açabilir:
-
Enfeksiyonlar
-
İdrar sızıntıları
-
İnkontinans
-
Rezervuarda taş oluşumu
-
İdrar akışının tıkanması, darlık sorunları
-
Emilim sorunları (kullanılan bağırsak miktarına bağlı olarak)
3-Erkeklerde radikal sistektominin cinsellik üzerine etkileri: Radikal sistektomide, mesane ile birlikte prostat ve seminal veziküller de çıkartılır. Bu bezler seminal sıvının çoğunu oluşturduğundan, onları çıkarmak, bir erkeğin artık meni gelmeyeceği anlamına gelir. Olursa kuru bir orgazm sözkonusudur, meni gelmesi mümkün değildir. Ameliyata sinir hasarına bağlı olarak , birçok erkek hastada ereksiyon olma yetenekleri olumsuz etkilenmektedir. Bu ereksiyon sorunu bazı hastalarda zamanla bir miktar düzelebilir. Hasta ne kadar gençse, tam ereksiyonu becerme yeteneğini yeniden kazanma olasılığı o kadar yüksektir. Bu konu ameliyattan önce sağlık ekibi ile konuşmak gerekir.Yeni cerrahi teknikler, ereksiyon problemleri olasılığını azaltmaya yönelik bazı iyileştirmeler yapabilir.
4-Kadınlarda radikal sistektominin cinsel etkileri: Bu ameliyatta rahim, yumurtalıklar ve genellikle vajinanın ⅓ üst/ön kısmını çıkarır. Bu, çoğu zaman kadınlar için seksi daha rahatsız hale getirebilir. Bu durumda vajinanın yeniden yapılandırılmas ilgili bir girişim gerektirebilir(vajinal rekonstrüksiyon). Yeniden yapılandırılmış olsanız da olmasanız da, seksi daha rahat hale getirmenin birçok yolu vardır. Radikal sistektomi sırasında, vajenin her iki yanında uzanan sinir demetleri hasar görürse orgazm olma yeteneğini etkileyebilir. Mesane ile birlikte idrar kanalının(üretranın) tümünün çıkarılması gerektiği durumlarda klitoris kan akımı etkilenebilir ve bu da cinsel uyarılmayı etkileyebilir.
5-Ürostominin cinsel etkileri: Hem erkeklerin hem de kadınların ürostomi ile cinsel yaşam sürmekten endişelenmesi normaldir. Ürostomi torbasının doğru yöne yapıştırılması, doğru şekilde oturması ve seksten önce boşaltılması idrar kaçağı olasılığını azaltır. Partnerinizin ağırlığının keseye sürtünmesini önleyen cinsel pozisyonları seçmek önemli olabilir.
B- Mesane Kanseri İçin İntravezikal Tedavi-Mesanenin İlaçla Yıkanması
Kapalı endoskopik TUR-MT ile temizlenen yayılmamış-yüzeyel (Evre Ta ve T1 ve Karsinoma in-sutu) tümörler zaman içinde tümörün derecesine göre sıkca tekrar edebilir(%50-70) ve/veya invaziv-kasa yayılan kanser(%15-20) haline gelebilirler.Bu nedenle benzer biyolojik davranış gösterecek hastaları aynı grupta toplayarak izlem ve tedavinin olabildiğince kişiselleştirilmesi ve standardize edilmesinde yarar var ve yönde çabalar uzun süredir devam etmektedir. Uygun bir sınıflandırmanın hastayı gereksiz tedavi ve girişimlerden korurken aynı zamanda olası nüksleri önlemeyi veya azaltmayı hedeflemesi, özellikle hastalığın evre atlaması(progresyon) ve ölümden koruması yada en aza indirecek özellikte olması gerekmektedir.
TUR-MT sonrası intravezikal instilasyon tedavisi(mesane yıkama işlemi), sık tekrar etmesini ve progresyonu yani invaziv karakter kazanma olasılığını azaltmak için kullanılan bir tedavi yöntemidir ve hemen tüm hastalarda yapılmaktadır. Bu amaçla intravezikal kemoterapi veya immünoterapi kullanılmaktadır. İntravezikal uygulamalar kanserin tekrar etme-nüksün önlenmesi, tümörün tekrar etme sıklığının azaltılması, kontrol amaçlı yapılan sistoskopi sıklığının azaltılmasına ve hastanın hayat kalitesine katkı yapabilme şansı için yapılmaktadır. Ayrıca, progresyonun önlenmesine(kanserin invaziv karakter kazanması) katkı sağlanabilir, bu arada progresyonu önleyici katkısı olduğu kanıtlanan tek ilaç BCG(İmmünoterapi) dir. İşlem ameliyattan 2-4 hafta sonra, mesanenin uygun immünoterapi veya kemoterapötik ilaçlarla haftada bir kez 4-6 hafta boyunca yıkanması işlemdir. İntravezikal tedavide ilaçlar bir sonda yardımıyla direkt mesanenin içerisine verilir, 2 saat boyunca hasta ilacı mesanesinde tutar sonra tuvalete boşaltır, gerekirse 6 hafta daha tekrar edilebilir. Buna indüksiyon/başlangıç tedavisi denir . 4-6 haftalık bir aradan sonra bazı olgularda en az 1-2 yıl 3 ayda bir 3 doz/3 hafta süreyle idame yıkamalar gerekebilir.
-Düşük/orta derecede invaziv olmayan-yayılmamış mesane kanserleri için intravezikal kemoterapi ve immünoterapi(BCG) kullanılabilir. Bazı çalışmalar immünoterapinin en iyi sonucu verdiğini göstermektedir. Düşük dereceli Ta tümörler için ameliyattan hemen sonra verilen intravezikal kemoterapi yeterli olabilmektedir, ayrıca ek intravezikal tedavi gerek kalmayabilir.
-Yüksek riskli non-invaziv-yüzeyel, hızlı büyüyen (yüksek dereceli), ikiden fazla lezyonu olan mesane kanserinde immünoterapi tercih edilir. BCG instilasyonu ile indüksiyon tedavisine iyi bir yanıt varsa, bunu 3 yıllık idame tedavisi ile devam ettirmek önerilmektedir. İdame tedavisi, intravezikal immünoterapi tedavisi programları değişiklik gösterir. İdame tedavi her ay, 3 ayda bir veya 6 ayda bir 3-6 hafta/doz süre ile yapılabilir, bu zaman aralıkları ve doz sayıları hastanın verdiği yanıta göre değişkenlikler gösterebilir, bazen klinikler arası farklılıklar ve farklı protokoller uygulanabilmektedir.
Çok daha yüksek evreli(Evre II-III), yüksek dereceli tümörlerde, yine TUR-MT'den sonra ilk 24 saati içinde bir doz intravezikal kemoterapi yapılır. Eğer radikal bir cerrahi yapılamıyorsa, Evre II de ve çok nadir olarak da Evre III de sistemik kemoterapi veya radyoterapide den sonra, yararı ilgili kuşkulu sonuçları olsa bile, intravezikal immünoterapi protokolü uygulanabilir.
TUR-MT’dan hemen sonrası tek doz intravezikal kemoterapi: TUR-MT ile tümör tamamen ve güvenli bir şekilde temizlendi ve invaziv büyüme belirtisi yoksa ameliyat sonrası hemen(ilk birkaç saat içinde) tek doz intravezikal kemoterapi instilasyonu yapılmalıdır ve bu kuraldır ve standart uygulamadır. Bu tek doz instilasyon, eğer mesane rezeksiyon sırasında delinmiş olma ihtimali varsa veya ameliyat sonrası kanama çok şiddetli ise yapılmaz.Tek doz instilasyonu, TUR-MT sonrası mesanede yüzer durumdaki tümör hücrelerini yok eder ve rezeksiyon işleminin yapıldığı alanda ve gözden kaçan küçük artık tümör hücrelerini yok etmesi içindir. düşük dereceli tümörler için yeterli olabilir, orta dereceli tümörler için bu yeterli olmayabilir, ek dozlara ihtiyaç olabilir. Bu işlem hastalığın tekrarlama riskini azaltır. İlaç ameliyat sonrası takılan sondadan verilir, sonda tıkanır 2 saat sonra açılır.
İntravezikal tedavide kullanılan ilaçlar 2 türdür
-
İmmünoterapi(BCG)
-
Kemoterapi(Mitomycin-C, Epirubicin, Gemstabin vs)
İntravezikal immünoterapi(BCG): İmmünoterapi vücudun kendi bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasına neden olur. Tüberküloz aşısı, Bacillus Calmette-Guerin(BCG), yüzeyel, erken evre mesane kanserinin tedavisinde en yaygın kullanılan intravezikal immünoterapi ilacıdır. Kanserin progresyonunu-invaziv karakter kazanmasın engellemeye ve sık tekrar etmesini önlemeye yardımcı olmak için kullanılmaktadır. BCG, tüberküloza neden olan bakterinin aşı formudur, canlı aşıdır ve genellikle ciddi hastalığa neden olmaz, 20’ye yakın tüberküloz mikrobunun alt tipi tanımlanmış ve bibirine üstünlükleri yoktur. BCG, bir kateter aracılığıyla mesaneye verilir. Kanser hücrelerine ulaşır ve bağışıklık sistemini uyandırır ve dürtükler. Bağışıklık sistemi hücreleri mesaneye hucum eder ve mesane kanseri hücrelerine saldırır. BCG'nin işe yaraması için kanser hücreleriyle temas etmesi gerekir. Bu nedenle intravezikal tedavi olarak kullanılmaktadır.
BCG yan etkileri: Ciddi yan etkiler %5 oranında görülür. BCG ile intakaviter tedavide; ateş, ağrı, titreme ve yorgunluk gibi grip benzeri semptomlar yaygın olarak görülmektedir. Bunlar tedaviden sonra 2 ila 3 gün sürebilir. Ayrıca mesanede yanma hissine, sık idrara çıkma ihtiyacına ve hatta idrarda kanamaya neden olabilir. Yan etkileri nedeniyle bazı hastalarda tedavi yarım bırakma oranı çok düşük değildir. Bağışıklık sistemi yetersiz hastalarda kullanımı önerilmemektedir, yine 70 yaş üstü hastalarda da çok fazla tercih edilmemektedir.Nadiren BCG kana ve vücuda yayılarak ciddi bir tüberküloz enfeksiyonuna(%1) yol açabilir. Bu, tedaviden yıllar sonra bile ortaya çıkabilir.
İntravezikal BCG ile başarısız tedavi kategorileri: Bu durumlarda BCG dışı veya BCG ile birlikte bazı ilaç kombinasyonları önerilmekte veya Radikal sistektomi kaçınılmaz olmaktadır.
-
İntravezikal BCG'ye dirençli tümör
-
İntravezikal BCG’ ye rağmen tekrarlayan tümör
-
BCG cevap vermeyen tümör
-
BCG intoleransı( BCG tedavisi sırasında yan etkileri nedeniyle tedaviyi bırakma)
İntravezikal kemoterapi: Bu tedavi ameliyattan sonra, düşük/orta dereceli tümörlerde,uygun kemoterapi ilacının, bir kateter aracılığıyla, haftada bir, 4-6 hafta süre ile mesaneye verilip belli süre sonra boşaltılmasını ifade eder. Bu ilaçlar aktif olarak büyüyen kanser hücrelerini direkt olarak yok edebilir. İntravezikal kemoterapi uygulaması yıllık nüks-tekraretme sıklığını düşük-orta risk hastalarda %40-50 oranında azalttığı bulunmuştur.Bazı hastalarda kanserin tekrarını önlemek için bir yıl boyunca üç ayda bir üç doz idame intravezikal kemoterapi devam ettirilir.Tekrarlanan intrakaviter kemoterapi uygulamalarının uzunluğu ve sıklığı hala tartışmalıdır; ancak bir yılı geçmemelidir Bazı intravezikal kemoterapi ilaçları immünoterapinin işe yaramadığı durumlarda da kullanılabilir.
Bu amaçla Kullanılan Kemoterapi ilaçları şunlardır:
- Mitomycin-C (MMC), intravezikal kemoterapi için en sık kullanılan ilaçtır.
- Gemsitabin, mitomisine göre daha az yan etkiye neden olabilir ve kana emilme olma olasılığı daha düşüktür.
- Epirubicin de bu amaçla kullanılmakta ve etki açısından diğer ilaçlardan farkı yoktur
- Apaziquone; intrakaviter olarak kullanılan yeni bir ajan olan Apaziquone Mitomycin derivesidir. Normalde aktif olmayan ilacın aktif hale gelmesinde deoksitimidin-diaforaz adlı enzim önemli rol oynar. Bu enzim, normal mesane dokusunda bulunmazken, mesane tümörlerinin %40’ında yüksek oranda vardır. Bu da apaziquone’nin tümör hücrelerine karşı selektif toksisite yaratabileceğini düşündürmektedir
- Valrubicin daha çok BCG’ye cevapsız olgularda gündeme gelebilir, bu konuda da bir fikir birliği yoktur.
- Paklitaksel: yeni kullanıma girmiştir
- C60070, vicinium ve MCC ( Mycobacterial cellular complex). Henüz klinik kullanıma girmemiştir.
İntravezikal kemoterapinin ana yan etkileri mesanede tahriş ve yanma hissi ve idrarda kanamadır. Kemoterapötik ilacı doğrudan mesaneye vermenin en büyük avantajı, ilaçların genellikle vücudun mesane dışı diğer bölgelerine ulaşmaması ve etkilememesi dir. Böylece bu ilaçlardan kaynaklanan yan etkiler söz konusu değildir.
Standart intrakaviter tedavilere yanıt vermeyen hastalarda yeni tedavi seçenekleri
Yüksek riskli kasa yayılım yapmamış mesane tümörlerinde TUR-MT sonrası intrakaviter BCG tedavisi bugün bilinen en etkin tedavi yöntemidir. BCG’ye cevapsız hastalarda ne yapılması gerektiği her zaman için tartışmalı olmuştur. Bazen radikal sistektomideki gecikme kasa invaziv hastalığa yol açabilir. Ancak seçilmiş hastalarda ikincil intravezikal tedavilerin yeri vardır. Özellikle son yıllarda intrakaviter tedavinin etkinliğini arttıran adjuvan tedaviler devreye girmiştir. O nedenle sistektomi şansını saklı tutmak ve geciktirmemek kaydıyla ikincil tedaviler bu yüksek risk grubundaki yüzeyel mesane kanserli hastalarında düşünülebilir.
Bu İkincil İntrakaviter tedaviler arasında şunlar vardır:
-
BCG+interferon diğer bir immünoterapi dir. IFN eski bir immünomodülatördür .50-100 milyon ünite dozda IFN+ BCG kombinasyonu, tek başına BCG ile yanıt alınamayan hastalarda %40’a yakın cevap alındığı saptanmıştır ancak, bu cevap sadece 1/3’ünde 2 yıldan daha uzun süre devam etmiştir. Lokal toksisitesi oldukça az olan bu ajan, kurtarma tedavisi amacıyla düşük doz BCG ile birlikte kullanılabilir.
-
Valrubicin, BCG’ye cevap vermeyen hastalarda gündeme gelmiştir
-
Keyhole Limpet Hemocyanin, Bropirimine gibi farklı immünoterapötikler de kullanılabilir.
-
BCG + MMC,
-
Adriamycin + Gemsitabin,
-
Gemsitabin + Docotaxel ve Docetaxel + Mitomisin konbiyasyonlar
Kemoterapinin etkinliğini artırmak için Cihaz destekli intravezikal kemoterapi
İntravezikal kemoterapinin etkinliğini artırmak cihaz destekli intrakaviter tedaviler, kullanılan ilacın mesaneye ve tümör hücrelerine daha iyi nüfuz etmesi ve yapılacak tedaviden maksimum yararlanılması amaçlanmaktadır, bu yönde kullanılan yöntemlerin tümörün tekrar etme sıklığını daha da azalttığı saptanmıştır. için seçenekler.
-
Mikrodalga kaynaklı hipertermi: Yüksek riskli yüzeyel tümörü hastalarda mikrodalgaya bağlı hipertermi kullanılarak mitomycin-C’nin etkinliğinin artırılmasına ilişkin umut verici veriler bulunmuştur.
-
Hipertermik intravezikal kemoterapi: Kullanılan intrakaviter ilacın sıcaklığını artıran farklı teknolojiler mevcuttur, ancak bunların etkinlikleri ile ilgili veriler hala çok eksiktir.
-
Electromotive ilaç uygulaması(EMDA): İontoforesis ve elektro-ozmotik fenomenin, intravezikal ajanın mesane hücrelerine geçiş hızını artırması ve böylece anti-tümör atkisini yükseltmesi prensibine dayanır. Mitomycin-C+EMDA, tek başına Mitomycin-C kullanımına göre daha iyi sonuçlar verdiği ifade edilmektedir.
C- Mesane Kanseri için Sistemik Kemoterapi(KT)
Kemoterapi ilaçları, hap şeklinde ağızdan veya damar (IV) veya adeleye (IM) enjekte edildiğinde, ilaçlar kan dolaşımına girer ve vücutta dolaşır ve istenen etkilerini özellikle kanser bölgerlerine gösterirken, bazen normal doku ve organ hücrelerini de olumsuz etkileyebilmektedir. Buna sistemik kemoterapi denilmektedir. sistemik kemoterapi ya yalnız başına primer tedavi amacıyla yada cerrahi veya radyoterapi ek ve yardımcı olarak verilmektedir. Kemoterapi ilaçları, ne için kullanıldıklarına, hastanın genel durumuna ve diğer bazı faktörlere bağlı olarak tek başına veya kombinasyon halinde kullanılabilir. Kemoterapi vücudun bir müddet toparlanması ve verilen ilacın atılması için her tedavi periyodunu takiben bir dinlenme periyodu ile kürler halinde verirlir. Her periyot-kür tipik olarak birkaç hafta sürer.
Cerrahi öncesi kemoterapi-Neoadjuvan KT: Ameliyattan önce tümörü küçültmek, böylece ameliyatın daha kolay olmasını sağlamak ve kanserin tekrar etme olasılığını düşürmeye yardımcı olmak ve varsa mikro-metastazları ortadan kaldırmak amacıyla verilir. Ameliyattan önce verilen KT’e neoadjuvan KT tedavi denilmektedir.
Cerrahi bazen radyasyon tedavisinden sonrası Kemoterapi-Adjuvan KT: Adjuvan tedavinin amacı, diğer tedavilerden sonra kalan artık kanser hücrelerini yok etmek ve kanserin daha sonra tekrar ortaya çıkma olasılığını azaltmaktır. Bu amaçla en sık kullanılan ilaçlar; Cisplatin, Cisplatin artı fluorouracil (5-FU) kombinasyonu ve fluorouracil (5-FU) artı mitomisin
Kemoradyoterapi: Radyasyon tedavisi alan insanlarda, radyasyonun daha etkili olmasını ve radyoterapiye olan duyarlılığı artırmak ve etkinleştirmek amacı kullanılan bir takım kemoterapi ilaçları ve protokolleri verdir.
Primer Kemoterapi: İlerlemiş ve metastaz yapmış ve hastalığı sistemik hale gelmiş mesane kanserli hastalarda ana ve primer tedavi olarak kemoterapi yapılmaktadır.
