Mesane kanserinin kesin bir nedeni olmazsa bile bilinen çok sayıda risk faktörü bu konuda suçlanmaktadır, bunun yanında bu risk faktörlerinin olması mutlaka kansere yol açması söz konusu değildir. Sigara ve kanserojen madde maruziyeti gibi değiştirilebilir faktörler yanında yaş, genetik ve ailesel yatkınlık benzeri değiştirilemez faktörler söz konusudur.Hiçbir risk faktörü taşımadan da mesane kanseri görülebilmektedir.
Tütün ve ürünleri(Sigara): En önemli risk faktörlerinden biridir. Sigara içenlerde mesane kanseri insidansı 3-4 kat artmaktadır. İçilen sigaranın sayısı, dozu ve süresi ile riski arttırmaktadır. Sigarayı bırakanlarda 2 ile 4 yıl içinde % 30-60 azaldığı bildirilmektedir. Sigara içiminin mesane kanseri oluşumunu nasıl etkilediği tam olarak bilinmemekle birlikte, sigarada içeriğinde bulunan aromatik aminler ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi kanserojen maddelerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Çalışmalara göre tütün birçok kanserojen madde içerir ve mesane kanseri olgularının neredeyse yarısından sorumludur.
Mesleki Maruziyet ve kullanılan kimyasallar: Aromatik aminlere, polisiklik aromatik hidrokarbonlara ve klorlu hidrokarbonlara meslek nedeniyle maruziyet, tüm vakaların yaklaşık% 10'unu oluşturur ve mesane kanseri için için ikinci en önemli risk faktörüdür. Boya sanayi, kuru temizleme, tekstil, lastik ve kauçuk, alüminyum, kimya sanayi işçileri, boyacılar, petrol işçileri, diş teknisyenleri, kuaförler gibi pek çok meslek grubu bazı kimyasallara maruziyet nedeni ile risk altındadır.Bu kimyasallar arasında; (2- Naftilamin, 4-Aminobifenil, benzin, benzidin gibi) kanserojen olduğu kanıtlanan maddeler, idrarda yoğunlaşarak mesaneyi döşeyen hücrelere kanserojen etki yaptığı ve mesane hücrelerine gen mutasyonlarına neden olduğu düşünülmektedir.
Enfeksiyon-enflamasyon: Paraziter bir hastalık olan şistozomiyazisin(bilharziasis) endemik oldu¤u bölgelerde enfekte vakaların yaklaşık % 5 inde skuamöz hücreli mesane karsinomu gelişmektedir. Aynı şekilde uzun süre kalıcı üriner kateter kullanımı, mesane taşı gibi kronik irritasyona neden olan durumlar mesanede skuamöz hücreli kanser riskini arttırmaktadır. Nörojen mesaneli hastalarda kalıcı kateter yerine kondom kateter kullanılması veya temiz aralıklı kateterizasyon yapılması ile bu riskin azaltılabileceği gösterilmiştir.
ilaçlar-radyoterapi: Bir ağrı kesici olan Fenasetin ile kanser ilacı olan Siklofosfamid ve bir diyabet ilacı pioglitazon mesane kanseri için riskli ilaçlardır. Yine Aristolochic asit içeren gıda takviyeleri de mesane kanseri riskini artırdığı ifade edilmiştir. Jinekolojik kanserler veya herhangi bir nedenden dolayı pelvis bölgesine alınan radyoterapiler(ışın tedavileri) mesane kanseri için risk teşkil etmektedir. Bu maruziyet mesane kanseri riskini normal popülasyona göre 3-4 kat artırmaktadır.
Tüketilen su ve Diyet: Fazla su tüketimi mesane kanserine yakalanma riskini azalttığı. Bunun nedeni, mesanenin daha sık boşaltması olabilir, bu da kanserojen maddelerin mesanede daha az süre ve yoğunlukta kalması ile ilişkilidir. İçme suyunun klorlanması ve artan trihalometan seviyeleri potansiyel olarak kanserojendir, ayrıca içme suyunda arsenik seviyesinin yüksek olması(arsenikli su) maruz kalma da mesane kanseri riskini artırmaktadır. Arsenik maruziyeti ile birlikte sigara içimi kombine bir etkiye sahiptir. Kişisel saç boyası kullanımı ile risk arasındaki ilişki belirsizliğini korumakla beraber; kalıcı saç boyası kullananlarda, NAT2-asetilasyonunu yavaş yapan yani yavaş atan bünyelerde, risk artışı saptanmıştır. Metabolik faktörlerin (vücut kitle indeksi, kan basıncı, plazma glikozu, kolesterol ve trigliseridler) etkisi belirsizdir. Beslenme alışkanlıklarının çok az etkisi var gibi görünüyor, son zamanlarda bitkilere sarı, turuncu, kırmızı gibi parlak renkleri veren ve insan vücudunda antioksidan işlevini yürüten flavonoidlerin koruyucu etkisi olduğu belirlenmiştir. Sebze ve doymamış yağ (zeytinyağı) tüketimi ve orta düzeyde protein tüketimi ile karakterize Akdeniz diyetinin daha az mesane kanseri görülmesi ile bağlantılı olduğu bildirilmektedir.
Yaş ve Cinsiyet: Mesane kanseri riski yaşla birlikte artar. Mesane kanseri olanların %90’ı yaklaşık 55 yaşın üstündedir. Mesane kanseri erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat fazla gözükür.
Genetik ve ailesel yatkınlık: Mesane kanseri olan aile üyeleri olan kişilerin, kendilerinin de bu hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Aile öyküsünün çok az etkisi var gibi görünse de ve bugüne kadar, mesane kanseri için herhangi bir genetik varyasyonun açık bir önemi gösterilmemiştir Mesane kanserine yol açan genetik olaylar tam olarak bilinmemektedir. Genetik yatkınlığın, diğer faktörlerin etkisi aracılığıyla mesane kanserine yakalanma riski üzerine etkisi vardır. Ancak hücrelerin büyümesine, bölünmesine ve hayatta kalmasına yardımcı olan genler olan onkogenlerin aktivasyonu-harekete geçmesi ve normalde hücre bölünmesini kontrol etmeye, DNA'daki hataları onarmaya veya hücrelerin doğru zamanda ölmesine neden olan tümör baskılayıcı genlerin inaktivasyonu gibi birden çok mekanizmanın rolü olduğu düşünülmektedir. 9. kromozomdaki genetik delesyon, p53 tümör supresör gen mutasyonu, 17p kromozom delesyonu, c-Ha-ras proto-onkogeni içeren kromozom 11p’nin kaybı bunlardan bazılarıdır.
Retinoblastoma (RB1) geninin bir mutasyonu mesane kanseri riskini artırdığı bilinen bir gerçektir. PTEN genindeki mutasyonların neden olduğu Cowden hastalığı, esas olarak meme ve tiroid kanserleri ile bağlantılıdır. Bu hastalığa sahip kişilerde ayrıca mesane kanseri gelişme riski yüksektir. Lynch sendromu esas olarak kolon ve endometriyal kanserle bağlantılıdır. Bu sendroma sahip kişilerde mesane kanseri riski fazla bulunmuştur.
Mesane kanserinin olması: Hastanın geçmişinde mesane kanseri hikayesi varsa, tekrar mesanenin farklı yerlerinde veya üreter ve böbrek havuzcuğunda aynı tür kanser gelişme olasılığı oldukça yüksek bir olasılıktır. Bu nedenle mesane kanseri olan hastaların idrar yollarının farlı alanlarının kontrolü için dikkatli takibe ihtiyaç vardır.
Mesane doğumsal kusurlar: Doğumdan önce göbek deliği ile mesane arasında bir bağlantı vardır. Buna urakus denir. Bu bağlantının bir kısmı doğumdan sonra da devam ederse ileride kansere dönüşebilir. Urakusta başlayan kanserler adenokanser türündedir. Mesane adenokarsinomların yaklaşık üçte biri burada başlar. Ancak nadir görülür ve tüm mesane kanserlerinin yaklaşık % 1'ni oluşturur. Ekstrofi adı verilen bir başka nadir doğumsal anomali, mesane kanseri riskini büyük ölçüde artıran hastalıktır. Mesane ekstrofisinde hem mesane hem de mesane önündeki karın duvarı ana rahminde gelişimi sırasında tamamen kapanmama durumu vardır.
